Cecilia Pansy Boudlaire Uluslararası Sihirsel Hukuk Bürosu Çalışanı
Mesaj Sayısı : 13 Yaş : 39 Rp Düzeyi : Çığır açan, akla zarar! Kayıt Tarihi : 25/04/10
| Konu: Sil Baştan C.tesi 01 Mayıs 2010, 19:00 | |
| Güneş ışıklarını yüksek dallarıyla, yeşilden daha koyu yapraklarıyla engelleyen orman, birçok yönden çekici bir ortam oluşturmuştu. Cecilia, beş yıldır sürekli geldiği bu ormanın her zaman farklı bir yanını bulabiliyordu. Dalları çevreleyen böceklerin davranışını saatlerce izlemek dışında yerdeki yaprakların şekillerini incelemek de dikkat çeken şeylerden biriydi Cecilia için. Kışın ağaçlardan dökülen sepya tonlarındaki çam ağacı yapraklarının kapladığı ıslak toprakta gölcükler birikirdi.
Hiç ışık almayan bu orman sessiz, sakin ve gizemli biri olan Cecilia için özel bir anlam ifade ediyordu. Doğduğu yer olmasa da izin günlerinin çoğunu burada geçiriyordu. Dünyanın kuzeyinde bulunmadığı için soğuk olmuyordu İtalya. Fakat bazen çoğu ılıman iklimdeki ülke gibi bu ülkede de kar yağıyordu tabii. Karlarının arasından yürüdüğünüz zaman ayaklarınız kırmızı bir balona döner ve dudaklarınız mor menekşe rengini alırdı. Hiç kimse bu yüzden buralara uğramazdı. Yılın ne zamanı olursa olsun mutlaka gelirdi buraya. Adeta yalnızlığını paylaşırdı bu ormanla. Bazen gözyaşları ağaçların köklerine akar, meyveleri yalnızlığın tohumlarını verirdi. Bazense kuşlar onun kaybolan arayışına ağıtlar yakar, dilden dile aktarırlardı.
Yılların getirdiği gözünün kenarındaki kırışıklıklar kalbindeki yaşlanma belirtilerine kıyasla bir hiçti. Fiziği ağır yüklerin altından kalkabilir, saatlerce yorulmadan koşabilir, uzun işkencelere dayanabilirdi. Ama zihinsel olarak bunlara katlanabileceğini sanmıyordu. Ömrüne yetecek kadar acı çekmişti. Fiziksel olarak değil. O kadar çok yara izi vardı ki kalbinde parçalara ayrılacaktı neredeyse. Aylardır kendisini hayatında hiç olmadığı kadar yalnız hissediyordu. Bir yuvası yoktu. Onu evde bekleyen bir annesi veya bir evladı yoktu. Kimse eve geç kalınca onun için endişelenmiyordu. Ya da kimse içinde bulunduğu zorlu görevi başarısızlıkla sonuçlanınca onun arkasından ağlamayacaktı. Yıllarca kendisini bütün insanlardan uzak tutmuştu. Herkesle arasına duvar örmüştü. Kendisini sadece böyle koruyabiliyordu. Kalkanı ona güç veriyordu. Fakat bu kalkanı yanlış zamanda yanlış insana karşı kullanmıştı. Kardeşiyle arasına mesafe koymasına hiç gerek yoktu aslında. Yıllar sonra onu yeniden görecek olmanın heyecanıyla elleri hiç durmuyordu. Ya parmaklarını çıtlatıyor ya da birbirine kenetliyordu onları. Fakat sonunda hasret bitip vuslata erecekti.
Geldiğini daha gelmeden hissetmişti belki de. Uzun, gümüşi bir etek, üzerine de aynı tonlarda bir pelerin geçirmişti. Açık bıraktığı uzun saçları rüzgarın etkisiyle dalgalanıyordu. Birbirlerine benziyor gibi görünüyordu. Fakat aslında bir o kadar da farklıydılar. Cecilia'nın oturduğu ağaç kütüğüne yaklaşırken daha da ayrıntılı görme fırsatı oldu onu.
"Uzun bir aradan sonra işte yine buradasın." | |
|