Diantha Effie O'Quin Hufflepuff 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 256 Yaş : 32 Tarafı : Aydınlık. Kan Durumu : Safkan Asa : ღ Venüs' ün Güneşi Rp Yaşı : 17 Patronus : Kırlangıç Rp Sevgilisi : Cutie Pie Kayıt Tarihi : 21/02/09 Ruh Hali :
Ek Bilgiler Hogwarts Görevi: Tüy Kalem Yazarı & Okul Korosu Görevlisi Ve Lideri
| Konu: Aslanağzı | Sonsuz Gerçek Salı 06 Nis. 2010, 13:52 | |
| *** Bu barda sadece alkollü içecekler bulunmaktadır. Eğer sadece susamışsanız buradan hemen uzaklaşın. Fakat sarhoş olmak o kadar kolay değil. Barmen içki konusunda pek ketum, bizden söylemesi.
- Sarhoşluk, geçici intihardır. | |
|
Lucas Nicolas Pegatris Slytherin 2. Sınıf
Mesaj Sayısı : 118 Yaş : 32 Nerden : Limerick - İrlanda Rp Düzeyi : Afet Tarafı : Tarafsız ama Karanlık Tarafa meyilli Kan Durumu : Safkan Asa : Kibirin Öznesi Rp Yaşı : 14 Kayıt Tarihi : 30/03/10 Ruh Hali :
Ek Bilgiler Hogwarts Görevi: Slytherin Quidditch Takımı Kovalayıcısı
| Konu: Geri: Aslanağzı | Sonsuz Gerçek Çarş. 07 Nis. 2010, 12:24 | |
| Heybetli kapı yavaşça açılırken kendimi bir an için büyük bir saraya girer gibi hissettim. Q’Ouins malikânesi gerçekten büyük bir sarayı andırıyordu. İlk gördüğüm ihtişamlı manzara karşısında benim gibi orta halli bir aileye mensup çoğu insan dudağını ısırdı, fakat benim için sadece gösterişten ibaretti. Düşeş’nin soğuk yüzünden sonra taştan yapılmış devasa heykeller girişte karşıladı beni. Uzun ince uzanan koridorun iki yanına askerler gibi dizilmişlerdi ve görevleri tüm içten gülümsemeleri ile konuklara malikâneyi tarif etmekti. Şimdiye kadar şık giyimli konuklara karşı bu görevi başarıyla yerine getirmiş görünüyorlardı, fakat karşılarına benim gibi biri çıkınca bir an için asıllarına döndüler, taşlaşıp heykel gibi bakakaldılar. Sonrasında ise küçümser bir bakışla beni süzmeye başladılar.Bu bakışlara alışıktım, birçok insan bana böyle küçümser bakışlar fırlattılardı. Heykellerin şaşkın bakışları arasında ellerim ceplerimde yürümeye başladım uzun ince koridorda. Heykeller kendi aralarında fısıldaşıyorlar ve benim koridordan geçişimi dikkatle izliyorlardı. Bu fısıldaşmalar ve şaşkın bakışlar aslında ruhumu okşuyordu, çünkü istediğim tam olarak buydu: Bu güzel partinin içine biraz renk katmak ve konukları tedirgin eden bir olay çıkarmak. Evet, bu malikâne bir sarayı andırıyor olabilirdi, hatta içinde şık giyimli lordlar ve ladyler de barındırıyor olabilirdi, fakat bir şeyleri eksikti sanki: Sarayın soytarısı henüz davete teşrif etmemişti. Hiç soytarısız bir saray olur muydu?
Aklımda bu düşünceler varken Sienna benden bir an için uzaklaşıyordu. Ruhumun içine dolan kötülük ve karmaşa fikri onun hayalini söküp atıyordu. Birkaç gündür sancılı bir ruh halin içinde kıvranırken şimdi ise özüme dönmüştüm, insanların hoşça vakit geçirmesine burnumu sokacaktım. Küçük bir rezalet çıkarmayı ve kendi beğenmiş birine haddini bildirmeyi arzuluyordum. Özel olarak ilgilendiğim bir konuk yoktu, zaten buradaki herkes benim gözümde aynı değere sahipti. Her biri kendini beğenmiş ukalanın tekiydi. Dilim susamış ve beynim düşünmekten çok yorulmuştu. Biraz votkanın ilaç gibi geleceğini biliyordum ve bu geceki planlarımda bana en büyük destekçi olacak da bir şişe votkaydı galiba. Votka bir muggle içkisydi ve çoğu büyücü muggle içkilerden nefret ederdi, fakat benim için muggleların bizden daha iyi olduğu ender konulardan biri de içkilerdi. Onların her duruma uygun, her zamana göre içkileri vardı. Romatik bir gece geçirmek için kırmızı şarap, arkadaşlarıyla neşeleri paylaşmak için rakı ve kendilerini dağıtmak için votka içerlerdi. Muggle içkilerini seviyordum ve bir şişe votka bulabilmek için etrafına bakındım ama uzun koridorun dallara ayrılan birçok bölümü vardı. Her bir dal bir odaya doğru uzanıp gidiyordu. Yanında duran heykellerinden birine döndüm ve ‘‘ Hey babalık! Susuzluğu giderecek bir yer arıyorum, şöyle güzel içkilerin bulunduğu bir yer var mı buralarda? ’’ dedim. Heykel Zeus gibi uzun sakallara sahipti ve bir elinde sivri uçlu bir mızrak taşıyordu. Bu heybetli görüntüsüne ve benim kaba davranışlarıma rağmen tüm kibarlığıyla bana doğru yavaşça döndü ve ‘‘ Aslanağzı, sizin için en uygun yerdir, efendim!’’ dedi.
Aslanağzı’nın yolunu öğrendikten sonra ağır ve kendimden emin adımlarla oraya doğru yürümeye başladım. İçimde türlü şeytanlar cirit atarken, ben Aslanağzı’nın kapısından içeriye adımımı atmıştım. Aslanağzı geniş barın önünde duran yüksek taburelerden kurulu idi, duvarlarda asılı duran taştan yapılmış aslan figürleri ve köşedeki ahşap vazoların içindeki aslanağzı çiçekleri ile göz kamaştırıcı bir manzaraya sahipti. İçerinin hafif loş ışığına karşı bir an için gözlerimi kıstım ve bara doğru yürümeye başladım. Barmen karşısında benim gibi yeniyetme birini görünce ilk önce biraz afalladı ve daha sonra üstünden bu şaşkınlığı atıp tüm kibarlarıyla ‘‘ İyi akşamlar efendim, hoş geldiniz! Arzu ettiğiniz bir şeyler var mı? ’’ dedi. Cevabım kısa ve net oldu: ‘‘ Votka ve içine biraz vişne suyu! ’’ Barmenin tüm içki türlerini bildiğinden emindim ama votka lafını duyunca yeniden şaşkın haline büründü,galiba bu şaşkınlık nedeni benden ısmarlamamı beklediği sadece bir bardak kaymakbirası veya ateş viskisiydi. Tezgâhın altından bir şişe çıkartıp hemen kokteylimi hazırladı ve önüme getirdi. Daha sonra bütün dikkati benim üzerinde olmasına rağmen tezgâhın altında bir şeyler ile uğraşmaya başladı. Barmenin bu haline aldırmadan içkimi yudumlarken Sienna’yı düşünmeye başlamıştım. Onun hayali her yudumda biraz daha belirginleşiyordu, ama ben bu gece ondan, onun hayalinden kurtulmak için buradaydım. Bir yandan Sienna’yı aklımdan uzaklaştırmaya çalışıyordum ve bir yandan da bu geceki eğlencemin geldiğini görebilmek için Aslanağzı’nın geniş kapısına bakıyordum. Bakalım, bu gece benimle güzel(!) bir gece geçirecek şanslı kişi kim olacak diye merak içindeydim. | |
|