Verus Magia | Role Play Sitesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Krizantem | Sadakatin Gölgesi

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Diantha Effie O'Quin
Hufflepuff 5. Sınıf
Hufflepuff 5. Sınıf



Mesaj Sayısı : 256
Yaş : 32
Tarafı : Aydınlık.
Kan Durumu : Safkan
Asa : ღ Venüs' ün Güneşi
Rp Yaşı : 17
Patronus : Kırlangıç
Rp Sevgilisi : Cutie Pie
Kayıt Tarihi : 21/02/09
Ruh Hali : Krizantem | Sadakatin Gölgesi Vizilt10

Ek Bilgiler
Hogwarts Görevi: Tüy Kalem Yazarı & Okul Korosu Görevlisi Ve Lideri

Krizantem | Sadakatin Gölgesi Empty
MesajKonu: Krizantem | Sadakatin Gölgesi   Krizantem | Sadakatin Gölgesi Icon_minitimeSalı 06 Nis. 2010, 15:43

Krizantem | Sadakatin Gölgesi 149az3t
***
Dedikodu meraklılarına ideal bir gözetleme kulesi.
Camın kenarındaki üçlü takım masaların ikincisidir. Tam ortada bulunması
nedeniyle çevresi epey kalabalıktır. Çoklu arkadaş grupları için oldukça
uygun bir mekan olmasıyla birlikte tam bu noktadan bar, pist, bahçe' de
görülebilir.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Tyson L'angley Karle
Ravenclaw 5. Sınıf
Ravenclaw 5. Sınıf
Tyson L'angley Karle


Mesaj Sayısı : 90
Yaş : 31
Tarafı : Truax^^
Kan Durumu : Safkan
Asa : Mars' ta Hayat
Rp Yaşı : 17
Patronus : Kunduz
Rp Sevgilisi : Effie*
Kayıt Tarihi : 20/02/09
Ruh Hali : Krizantem | Sadakatin Gölgesi Keyifl10

Krizantem | Sadakatin Gölgesi Empty
MesajKonu: Geri: Krizantem | Sadakatin Gölgesi   Krizantem | Sadakatin Gölgesi Icon_minitimePerş. 08 Nis. 2010, 17:03

`Hadi git midesizliğini sergile, ben buralardayım´
Truax' ın partideki varlığının tek sorumlusu olarak Tyson' ı tutuyormuşçasına yarı öfkeli yarı bıkkın bakışlarının altında aşina olduğu kelimeleri kulaklarını doldururken çoktan çocuğun yanından uzaklaşmaya yeltenmişti bile. Adımları gözlerinin aksine, aradığı o sarışın kıza ulaşmakta zorlanacak gibi gözüküyordu, yadsımasız bir kalabalık vardı çünkü partide. Kimi daha önce bir kez bile görmediği yüzden geçmek için izin isteyerek, kimi çağırılmasına dahi şaştığı aşina olduğu yüz ile selamlaşarak, kimi gereksiz ve önemsiz insanın yüzüne dahi bakmamaya çalışarak Effie' yi arıyordu Tys. Uzun boylu olmasının avantajıydı herhalde, simaları seçmekte zorlanmıyordu. Kısa süreli bir arayışın ardından barda oturan Pernell' ı gördü, gidip Eff' i sormak niyeti ile hızlıca yanına ilerlemeye başladı. Yanında oturan Gryffindor' dan çocuğun tekini görmesi ile adımlarını zıt yöne çevirmesi de bir oldu. Cam kenarındaki boş masalara doğru ilerlemekte karar kıldı en sonunda, Effie kusursuz bir parti sahibesi olarak gelip ona tatlı hoşgeldin sözcükleri fısıldayacaktı, adı gibi emindi. Bu gece özel olmalıydı, belki de eşsiz. Öyle istiyordu çünkü, dilediği gibi olması için ise her şeyi yapabilirdi çocuk. Kız ile yaşadıkları en son an geldi aklına birden. Eff için yeni kapanmış yaralarını kanatan keskin lafların uçuştuğu, öfke dolu bakışların savrulduğu bir fırtına geçirmişlerdi. Tyson mı? O esnada fırtınayı yalnızca seyrederek yetinecek kadar konu dışı kalmıştı sanki o an, konunun merkezinde olmasına rağmen elinden bir şey gelmeyişindendi büyük ihtimalle. Her haliyle kusursuz zevklerin ihtişamlı uyumu ile oluşturulduğunu bağıra çağıra haykıran bir parti düzenlemişlerdi Odille ile Effie. Masalar eşsiz bir uyumla yerleştirilmiş, O'Quin malikanesinin en köhne mekanları bile gelecek misafirler için özenle düzenlenmişti. Işıklandırmalar göz alıcı, müzik mükemmeldi. Masaya doğru ilerlerken tüm çekiciliği ile çocuğa göz kırpan bar bölümüne yöneldi adımları aniden. `Bir cincüce şarabı.´
Hafif başlamak istiyordu geceye, hayli uzun olacaktı çünkü. Sevgilisini bulup O'nun o kendine has kokusunu doyasıya içine çekmek istiyordu, uzunca tatilin acısını çıkarmak ister gibi. En önemlisi ise, baloda yaşananları hiçe sayıp kendine ne kadar kızgın hatta belki de kırgın olduğunu ölçmek istiyordu. Barmenin aptalca ve aşırı dozajda rahatsız edici bakışlarının ardından kadehini alıp tekrar kalabalığın arasına karıştı çocuk. Bu sefer daha seri adımlarla ilerliyordu masaya, sanki hızı onu görmesine kalan zaman ile doğru orantılıymış gibi. Bardan henüz on veya on beş adım uzaklaşmıştı ki Odille & Bernard ikilisine takıldı gözü. Fazla mesafeli gibilerdi fakat neler konuştukları muammaydı. Pek de ilgilenmedi işin aslı, Bernard Tyson için gereksiz biriydi. İkili birbirini tanıdığından beri böyleydi her halde bu. Biri diğeri için gereksiz, öbürü ise baş belasıydı. Kısa süreli seyri Odille' in çocuğun yanından uzaklaşması ile son buldu. Kızın kırgın ifadesinden ziyade Bernard' ın yüzüne bakıyordu Tys. İfadesizliği çocuğu gülümsetti ve başını hafifçe iki yana sallayarak gözüne kestirdiği masaya doğru ilerlemeye koyuldu tekrardan. Kalabalığın arasında kısa bir turun ardından masaya vardığında topuğu ile sandalyeyi kenara çekip neredeyse yayılarak oturdu. İçkisinden hatrı sayılır büyüklükte yudumlar alırken etrafı seyretmeye devam ediyordu, aslında gözleri O' nu arıyordu. İşte o an farketti ne kadar göz önünde bir yer seçtiğini. Oturduğu masa tam da dedikodu arayan şapşal kızlar için bir seyir kulesi konumundaydı. Barın hemen hemen tamamı ve dans pisti ayaklarınızın altına serilmişti. Cam önünde bulması sebebi ile O'Quin`lerin kusursuz bahçesi de loş ışıklarla koyun koyuna gözlerinizin önündeydi. İyilik meleklerinin ağırlıklı olduğu partide küme küme dağılmış aptallar tayfalarına kolaylıkla değebiliyordu çocuğun gözleri. En son kızın tekinin on beş santim topuklarla tökezleyip üzerine konyak dökmesini izlemişti. Saniyeler sonra göz yaşlarına boğulan kızın boya küpüne dönmüşçesine alakasızca yaptığı makyajı ise yerle bir olmuştu. Tyson kalabalığın ve müziğin gürültüsüne karışan kısa bir kahkaha koyverdi işte o an. Kadınların güzel görünmek için bunca çaba sarfetmesini hiç anlamamıştı zaten. Görse ayırt edemeyeceği onlarca malzemeyi yüzlerine boşaltıyorlar ve yarattıkları acemi renk cümbüşü ile çekici göründüklerini sanıyorlardı. Sonu? Hüsran. Belki de bu konuya fazla dar bir açıyla baktığından böyle geliyordu çocuğa. Kendini bildi bileli karşısına gelen her cadıyı O'nunla kıyaslamıştı çünkü. Ölçüsü Eff' ti, baktığı pencere Eff' ti. Ne olursa olsun değişmeyecek sonsuz bir ıslıktı O' na karşı tuttuğu ölçü. En içten çaldığı bir ıslık, kalbinin en derinlerinden söylenen bir şarkıydı. Ne olursa olsun göremeyecekti ki hiçbir kızı zaten, O'nun silueti silinmeyecekti çünkü gözlerinin önünden. Geride kalan herkes, her cadı gereksizdi. Biçimsizdi O'nun yanında, hatta çoğu çocuk için değersizdi. Kadehin içindeki şarap ile düzgün çemberler çizerken, kızıl içkinin bardakta bıraktığı silik izi izledi. Aklına O ve O' nunla gelen tüm mükemmellikler doluşmuştu çünkü. O' nun sesini duyması ile yerinden kalkması da bir oldu zaten. Sanki az önceki kahkahasını duymuş da gelmiş gibi, O' nu düşündüğünü sezmiş de gelmiş gibi karşısındaydı işte. Büyülü gülümsemesi ile çocuğun aklını başından alıyordu vücudunun her zerresi ile. Fazla güzel, fazla cezbedici, fazla kusursuz...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Diantha Effie O'Quin
Hufflepuff 5. Sınıf
Hufflepuff 5. Sınıf



Mesaj Sayısı : 256
Yaş : 32
Tarafı : Aydınlık.
Kan Durumu : Safkan
Asa : ღ Venüs' ün Güneşi
Rp Yaşı : 17
Patronus : Kırlangıç
Rp Sevgilisi : Cutie Pie
Kayıt Tarihi : 21/02/09
Ruh Hali : Krizantem | Sadakatin Gölgesi Vizilt10

Ek Bilgiler
Hogwarts Görevi: Tüy Kalem Yazarı & Okul Korosu Görevlisi Ve Lideri

Krizantem | Sadakatin Gölgesi Empty
MesajKonu: Geri: Krizantem | Sadakatin Gölgesi   Krizantem | Sadakatin Gölgesi Icon_minitimeC.tesi 10 Nis. 2010, 22:12

Niye bu kadar olağanüstü ki?
Pern ve Xavi’nin partnerliğinden sevgilisini gördüğü saniyede vazgeçen Eff, olabildiğince hızlı adımlarla ilerliyordu şimdi. Her bir adım mesafesi, kızın bedenine çöken ağır bir ceza gibi gelmekten de geri kalmıyordu üstelik. Bir an önce O’nun yanına varmak istemesine neden olan iki haftalık özlem, ele geçirmişti sanki sarışın kızı. Hogwarts’ın tatile girdiği ilk haftalar hep böyle olurdu zaten. Hiç doyamayacağına emindi işte. Her gülümseme ilk, her dokunuş tazeydi hala. Böyle bir sevginin de tanımı ya da açıklaması olamazdı. Yeryüzündeki tüm aşkları hiçe sayabilecek bir erdemi vardı kızın gözünde. Tarifsizdi, büyüleyiciydi. Belki duyguları hisseden şahıs olduğundandı bu kadar abartmasının ve üstün görmesinin nedeni fakat en azından ne hissettiğini biliyordu. Ve bunu sonsuza kadar yaşatma kararındaydı.
**
Hızlı adımları hiç düşünmeksizin sakarlığa davetiye yollamıştı şimdi. Şen şakrak ve sarmaş dolaş ilerleyen bir kız grubunu sert bir çarpma etkisiyle dağıtırken normalde özür dilemek için kuracağı milyon kelime öbeği yerine “Pardon” diyip ilerlemekle yetinmişti. Çocuğun geç gelmesi kızın arzusunu körüklemişti kesinlikle. Partinin başından beri arayan gözleri O’nu bulduğunda bekleyişlerinin tüm acısını çıkartmak için atağa kalkmıştı aniden. Ve bunun yarattığı his seli, alımlı bedenini ele geçiriyordu. Alımlı? Evet, artık kendi için bu sıfatı kullanabilirdi. İki sene öncesinin toyluğunu omuzlarından hızla atmış ve on yedi yaşının tüm tazeliğine sahip bir dişiye dönüştüğünün farkındaydı, Tys’da farkındaydı. Artık sevgilisinin dudaklarını farklı bir arzuyla öptüğünü kabul etmesine rağmen bunu sıkça istediğini kendine bile itiraf edemiyordu Eff. Hayat, soluklarının birleştiği andan ibaret olabilirdi kıza göre.
Truax’ın yalnız bir şekilde paylaştığı masayı neredeyse koşarak geçerken, çocuğun bakışlarından kaçıyordu ürkekçe. Aslında O’ndan korkuyordu. Çocuk tehlikeliydi, bu belliydi. İnsanın en fazla zeki insanlardan korkması gerektiğinin en büyük kanıtıydı işte. Hele ki bu zekasını salt kötülüğe adamışsa... Bakışlarıyla karşısındakini öldürebilen bir basilisk havası vardı O'nda ve Eff kabul etmeliydi ki bir basilisk ile karşılaşmayı Truax ile atışmaya yeğlerdi. Son balonun hezimetinden sonra çocuk ile ters düşmemeye adeta ant içmişti ama bunun nedeni çocuğun kötücül havasından çok kavga esnasından sevdiğinin yüzüne ilişmiş sıkıntılı haldi. Tys için sabır sınırlarını genişletebilir, uçsuz bucaksız anlayış boyutunu sonsuzluğa ulaştırabilirdi. Bardan masaya gidişi esnasında kat ettiği yol ömründen yaklaşık bir elli sene alıp götürmüştü. Fakat sonunda çocuğa ulaşmak varsa hepsini de göze alabilirdi, sorun yoktu. Nefes nefese vardığı yamacına ulaştığında adını seslendirdi çocuğun, bakışlarını üzerinde hissettiğindeyse solukları düzene girmiş, kalbi bedeniyle iş birliği yapmayı kesmişti. Sevdiğinin çarpık gülümsemesi karşısında nerede, kimlerle ve ne koşulda olduklarını bir saniye dahi umursamaksızın kollarını boynuna dolayıp, arzuyla öptü kusursuz biçimlendirilmiş dudaklarını. İstemsizce ayrılırken O’nda, çok yakınında olan çocuğa fısıldadı.

“Hoş geldin sevgilim.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Tyson L'angley Karle
Ravenclaw 5. Sınıf
Ravenclaw 5. Sınıf
Tyson L'angley Karle


Mesaj Sayısı : 90
Yaş : 31
Tarafı : Truax^^
Kan Durumu : Safkan
Asa : Mars' ta Hayat
Rp Yaşı : 17
Patronus : Kunduz
Rp Sevgilisi : Effie*
Kayıt Tarihi : 20/02/09
Ruh Hali : Krizantem | Sadakatin Gölgesi Keyifl10

Krizantem | Sadakatin Gölgesi Empty
MesajKonu: Geri: Krizantem | Sadakatin Gölgesi   Krizantem | Sadakatin Gölgesi Icon_minitimePaz 11 Nis. 2010, 16:11

İşte gözleri değmişti O' na.
Onsuz geçirdiği her günü zifiri karanlığa çeviren, geceleri ise rüyasında O' nun silik siluetini görmediği her ânını kanına yavaşça işleyen ölümcül bir zehir kılan bir histi O' na özlem. Güneş' inden uzakta geçirilmiş can sıkıcı ve iç acıtıcı bir gün ve çabucak geçmesi için tarifsiz çabalar harcanan saatlerin gece suları. Gözlerinin üzerinde teğet geçtiği her bir noktasında ya Erech' e ya da Melanie' ye ait bir anının can bulduğu duvarların arasında, günden ve geceden tat almayarak geçirilmiş koskoca iki hafta. Bomboş geliyordu şimdi. Bir kaç adım ötesinde duran kızın gözlerine baktığı an, O' nun özleminin iç acıtan tınısı kulaklarını öyle dolduruyordu ki; narin kolları boynuna dolanırken partinin gürültüsünden ve şatafatlı ses cümbüşünden soyutlanıyordu. Kolları kızın ince belini sararken onun ölünesi saçlarından ciğerlerine süzülen kokunun kendine has efsununu duyuyordu. Garip bir büyüydü sanki Eff. Gördüğü ilk andan itibaren olduğu gibi; her an her saniye, teni tenine değdiği her dakika daha da sonsuz geliyordu O' na olan aşkı gözüne. Sıcaklığını hissettiği an, ne yaşadığı çelişki umrunda oluyordu ne de senelerdir yapmak zorunda olduğu seçim. Her şey ama her şey uçup gidiyordu. İşte yine yapmıştı. Tükenmek bilmeyen iki haftanın doyumsuz özlemini gidermek istercesine özenle biçimlendirilmiş dudaklarını çocuğun dudaklarına bastırdı.
Yine yapmıştı.
Yine büyülemişti Tyson' ı.
Saniyelerce, hatta dakikalarca böyle kalabilirdi çocuk. Boynunda kollarının sıcaklığını hissederken, ellerini beline sararken ve solukları her şeye inat bir olurken... Kendini bildi bileli en masum dileği buydu herhalde. Sonsuza dek Eff ile kalabilmek... Bir dizi ahmağın başını çektiği o arkadaş çevresinden uzakta, bir tek Tyson ile olduğu bir sonsuzlukta tek solukta yaşayabilmek.
Dileğinin imkansızlığı; Eff' in dudaklarından ayrılıp kulağına fısıldadığı sözcüklerle silinip gidiyordu sanki. Şimdi. O ve sevdiği... Dudaklarının kenarına çarpık bir gülümseme döktü çocuk, o an gözleri sevgilisinin simasında geziniyordu. Beyaz tenini müthiş bir albeni ile şekillendirilmiş dudakları süslüyor, kusursuz burnu biçimli kaşlarının derinliklerinde kaybolduğu gözleri ile harmanlanmasının altında sönük kalmamak için direniyordu. Yumuşacık sarı saçları ise Tyson için her zaman odak noktası olmuştu. Çocuğun ürpermesi için yeterli bir sebep sayılacak o kendine has kokusu ile teni; fazla cezbedici kılıyordu O' nu. Bir kaç sene önce Tys' ın kıza karşı hissettiği karşı konulamaz çekimin sebebi; masumiyetinin her rengi içinde barındıran bir güz kadar güzel olmasıydı belki. Şimdi ise O' na karşı hissettiği tüm duygular bir bakışıyla ya da O' na her yaklaştığında içine sokulan efsunî kokusuyla alevleniyor, dudaklarını hissettiği an ise körükleniyordu. Artık Effie' nin masum güzelliği, Tyson için kusursuz bir çekicilik sahibi dişiliği ile bütünleşiyordu.
Beline sarılmış elini çözmeden sağ eli ile kızın gözüne düşmek üzere olan buklesini düzeltti yavaşça. Gülümseyerek çenesini kızın sol şakağına dayadı. Birbirlerine duydukları özlem sayesinde çoktan soyutlandıkları gürültülü ortamda duyabileceğini bildiği bir ses tonuyla konuştu.
`Seni özledim.´ dedi sözcüklerin kifayetsiz kalacağını bildiğinden yaşadıklarının hepsini ve kıza karşı her geçen gün körüklenen arzusunu yansıtan bir ezgiyle.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Krizantem | Sadakatin Gölgesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Masumiyetin Gölgesi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Verus Magia | Role Play Sitesi :: Gloucestershire :: Tall Ships :: ¨O'Quins-
Buraya geçin: