Diantha Effie O'Quin Hufflepuff 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 256 Yaş : 32 Tarafı : Aydınlık. Kan Durumu : Safkan Asa : ღ Venüs' ün Güneşi Rp Yaşı : 17 Patronus : Kırlangıç Rp Sevgilisi : Cutie Pie Kayıt Tarihi : 21/02/09 Ruh Hali :
Ek Bilgiler Hogwarts Görevi: Tüy Kalem Yazarı & Okul Korosu Görevlisi Ve Lideri
| Konu: Papatya | Giz Yuvası Salı 06 Nis. 2010, 14:26 | |
| *** Güney koridoru sapağındaki uzun merdiven biraz dinlenmek için ne de ideal! Müziğin ritmini hala duyabilmenize rağmen geniş merdivenlere oturup biraz soluklanmak gecenin ilerleyen saatlerinde istediğiniz tek şey olabilir. Kırmızı, yumuşacık bir halıyla kaplı merdivenleri çok seveceksiniz. | |
|
Maisie Lisa Laurie Hufflepuff 3. Sınıf
Mesaj Sayısı : 135 Yaş : 30 Nerden : Beauxbatons. Rp Düzeyi : Afet Tarafı : Aydınlık. Kan Durumu : Safkan. Rp Yaşı : Tinicik, minicik, 16'cık. Rp Sevgilisi : Bu okulda bir adam var adı bana özel, bana özel, bana özel. Kayıt Tarihi : 20/01/10 Ruh Hali :
| Konu: Geri: Papatya | Giz Yuvası Cuma 09 Nis. 2010, 20:21 | |
| Oh papatya. Son zamanlarda zorlaşan hayatım, beni bütün gücüyle esir almış durumdaydı. Ailemin olmayışının verdiği eksikliği kapamak için elinden geleni yapan büyük annem Marget bile –ki kendisi hayatımda en sevdiğim insandır- beni bu girdiğim bok çukurundan çekmeye yetmiyordu. Aslında, kendim kaşınmıştım. Ne işim vardı ki, benden en az 8 yaş büyük heriflerle? Ama hayır, hiçbir zaman akıllanmıyordum, değil mi? Adrenalin! Voav! Her zaman peşinde koşup elde etmekten zevk aldığım nadide şeylerden. Her zaman iyi sonuçlanmıyor tabii. Bana bağlandığını düşündüğüm –aslında tamamen fiziksel bir bağlılık bu- herifin, beni her buluşunda köşeye sıkıştırma çabaları, okulsuzluğun verdiği boşluk ve kalbimin asıl sahibi olan insanlık dışı –hayır, insan olamaz o, o insansa ben cidden hayvanım- yaratığın hala çektirdiği ve eminim ki çektirmekten zevk aldığı acı. Tanrım, akıl sağlığımı oynatmama çok az kalmıştı. Çok az. Öyle ki, kendimi yeniden hayata bağlayabilme çabalarındayken –ki bu çabalar oldukça komik- kendimi ansızın gelen ilk davetiyenin ortasında bulmam şaşırtıcı değildi. Etrafımda, tanıdığım tonlarca insan çılgınlarca eğlenirken, gümüş rengi ölünesi ipek elbisem ve ben, başbaşaydık işte. Boş bir masanın üstünde gördüğüm koca bir kadeh kırmızı şarabı avuçlarımın arasına alırken –kırmızı şarap en sevdiğimdir- etrafta Qapsiel’i aramak dışında bir şansım yoktu. Ya yalnız kalacaktım, ya da yüzde doksanını büyük sınıfların oluşturduğu ve nedense uzak kalmak istediğim hayvanımsı kalabalıktan birine sırnaşacaktım. Hayır, bu kesinlikle en son tercihimdi. O yüzden, her zaman o sıcacık gülümsemesiyle tüm moralimi düzeltebilecek gerçek dostumu bulmalıydım. Gözlerimi uzunca bir süre gezdirdim kocaman salonda. Kafa karışıklıkları ve çöküntünün verdiği umutsuzlukla, salonun ne kadar büyüleyici olduğunu fark etmemiştim. Tanrım, bu kızlar gerçekten işini biliyorlardı! İkisini de pek tanımasam da, okula yayılmış ünleri, eğlenceli tipler olduklarını sezdiriyordu. Neydi adları? Odille ve Effie? Eğlenceli ve evet –maalesef- burnu havada. Eh, başka ne beklenirdi ki? Neyse, şikayet yok. Eğlenmeliydim. Yalnız da olsam, kafa dağıtmaya ihtiyacım vardı değil mi? Eve gidip, o koca mektup yığınından Chris’in yazdığı –evet, adı bu- aşk dolu iğrenç mektupları yakmadan önce morale ihtiyacım vardı. İçip içip sızan yeni gençlik acınası veletlerin yanından geçerken, hiçbirine bakmıyordum. Elbisem fazla dekolteydi, dönüp bakmaları normaldi. Ama banane. Alışmıştım beğenilmeye. Bu yüzden dönen kafaları zerre kadar önemsemeden, ileride gördüğüm bomboş merdivenlere yürüdüm. Elimde kıvırtmamla sallanan kadeh, kırmızı ojelerimle uyum sağlarken, tahmin ettiğimden de yumuşak merdivenlere bıraktım popomu.Müziği hafiften hafiften duyuyordum. Bu iyiydi işte, baş ağrısından ve kıkırdamalardan uzaktaydım. Salondan soyut bir yerdeydim aslında, ama herkesi görebiliyordum. Erkeklerin karşısında beceriksiz flört çabalarında olan aptal sarışınlardan, öpüşmekte olan sevgililere kadar. Ah, eski çılgın Maisie mi dönüyordu ne? İnsanlara zerre kadar önem vermeyen –tamam belki birkaç kişi hariç-, insanları eleştirmek ve dalga geçmek kadar büyük bir haz tanımayan Maisie. Evet, orda oturup başlamıştım işte yine ve yine.Tanrım, o kızın ayakkabıları sahte miydi? Of, gülünç.. | |
|
Keanan Roberts Ravenclaw 3. Sınıf
Mesaj Sayısı : 124 Nerden : Londra Kan Durumu : Safkan Asa : Güçlü Kaos Rp Yaşı : 15 Rp Sevgilisi : Adam olmaya karar verdim ben Kayıt Tarihi : 05/04/09 Ruh Hali :
Ek Bilgiler Hogwarts Görevi: Okul Korosu Görevlisi & Tüy Kalem Yazarı & Ravenclaw Quidditch Takımı Vurucusu
| Konu: Geri: Papatya | Giz Yuvası Paz 11 Nis. 2010, 21:25 | |
| "Of ne aptal bir kız bu böyle?" diye düşündü Keanan boş bardağı masaya doğru koyarken. Arkasını döndü ve az ilerideki Hufflepuff kızına bakıp beceriksizce el salladı, gülümsedi. Kızıl saçlarını öyle garip bir topuz yapmıştı ki Keanan ona doğru bakarken bir kuşun kafasına doğru konmasından ile korkar duruma gelebiliyordu. Yutkundu ve masaya doğru tekrar göndü. Neyse ki parti kapalı bir ortamdaydı da her an tetikte durmasına gerek yoktu. Ahh olamaz! Neden daha önceden konuşmamıştı ki? İşte şimdi bu kıza kalmış olması içler acısıydı. Yüzünü ekşitti ve önünde duran diğer bardağın içinde ne oluğuna bile bakmadan bir dikişte içti. Böyk... Böyle olunca kötü oluyordu işte. Ne içtiğini anlayamamıştı fakat ekşi olduğu da kesindi. Birşeyler yapmalıydı kesinlikle. Fakat aklına birşey de gelmiyordu ki. Derin bir nefes aldıktan sonra etrafına bakınmaya başladı. Masaların arasında dolaşırken peşindeki Flora'dan da kurtulmak istiyordu. Pek de becerikli dğeildi açıkçası bu konuda. Keanan ne tarafa döner ise dönsün kız onunla birlikte birkç metre geriden gelmeyi başarıyordu. Keanan bir kere daha arkasını döndü ve kızın hâlâ arkasında olup olmadığını kontrol etti. Ahh... Kurtulamamıştı işte. Önüne döndü ve acı ile inledi. Önündeki masayı görememiş ve sandalyenin kolu karnına gelecek şekilde çarpmıştı. Arkasından gelen Flora garip bir korku sesi çıkarıp Keanan'ın yanında bitiverirken Keanan yüzünü kaldırıp diğer taraftaki Masie'nin yüzüne baktı. Garip bir ifade vardı yüzünde. Kızın yüzüne sanki "kurtar beni" diye bağırıyordu. | |
|