Evet, başlıyorum bir dizi deneme ve şiirle. Yer yer hikaye de koyarım belki. İsim de sıkma, alakasız.
Kum Tanesi
Kristal yıldızları hayal ettim. Karanlığın buğusunu anımsadım. Soğuğun düşlerime işlemesini, buruk gülümsemeleri, durgun denizleri özledim.
Bir kıyı gördüm. Sonsuzluğa uzanan altın bir kumsal. Güneş aldı gözümü. Tene vuran sıcağı hissettim, ürperdim. İçimdeki soğukla birleşince canımı yaktı. Yine de dudaklarımda o acılı tebessüm, gözlerim kısık...
Yemyeşil bir adaya göçtüm. Her şey öyle doğal, öyle saf ki... Her bir yaprak ruhumda kalmış temiz bir parçacık. Toprağın kokusu bir efsun. Serin sular, keskin rüzgar; ve tenimde gezinen yağmur damlaları. Eşsiz. İmkansız.
Ulaşılması güç çöllere gittim. Çöldeki yoz bir gezginden çok kum tanesiydim. Bazen özgürce savrulan, bazense binlerce eşi tanenin altında ezilmeye mahkum. Ama müstahak bana. Hayır, hiçbir şey yapmadım ki. Bir kum tanesi en fazla ne yapabilir ki?